İSTANBUL-SGK’ya Hizmet Sunan Hastanelerin Toplam Hastane Gelirleri İçindeki Payı sıralamasında en az payı üniversite hastanelerin aldığı belirlendi. 2009 yılı içinde toplam hastane gelirlerinin yüzde 56’2’sini devlet hastaneleri, yüzde 28.8’ini özel hastaneler, yüzde 18.6’sını ise üniversite hastaneleri alabildi. Bu arada üniversite hastanelerinin piyasa borcunun da 1.2 milyar lirayı bulduğu belirtildi.

İstanbul'da Şişli Etfal Hastanesi'nde yapılan Füsun Sayek Uzmanlık Eğitim Hastaneleri Kurultayı'nın en önemli gündem maddelerinden birini de üniversite hastanlerinin geleceği oluşturdu.Tam Gün Yasası ve Üniversite Hastanelerinin Geleceği konusunda bir değerlendirme yapan Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, sağlık harcamalarından üniversite hastanelerinin aldığı pay giderek azaldığını ancak bütçenin artırılamadığına dikkat çekti. En zor olgulara, en en pahalı tedavi hizmetini sunan üniversite hastanelerinin faturalarına kesinti uygulandığına işaret eden Prof. Dr. Raşit Tükel, “Döner sermayelerin finansal krizi, üniversite hastanelerin geleceğini tehdit ediyor. Tam gün ile birlikte döner sermaye gelirleri daha da düşecek” diye konuştu. Tam Gün Yasası ile öğretim üyelerinin döner sermaye gelirlerinin daha da artacağı görüşünün doğru olmadığını savunan Tükel, şöyle devam etti:

GLOBAL BÜTÇEYLE HEKİMLERİN DAHA ÇOK KAZANMA ŞANSI YOK

"Sosyal Güvenlik Kurumu ile Sağlık Bakanlığı arasında 15.01.2009 tarihinde “götürü bedelle hizmet alım protokolü” imzalandı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı bütün sağlık kuruluşlarına, bir yıl boyunca verilecek her türlü sağlık hizmeti ve sarf malzemesi bedeli olarak 7.9 milyar TL götürü bedel ödenecek.  Sağlık kuruluşlarının daha çok sağlık hizmeti verip karşılığında daha çok döner sermaye geliri elde etmesi söz konusu değil. Hekimler ancak birbirlerinin gelirine ortak olabilirler: Daha az çalışandan alıp daha çok çalışana verilecek." 

TÜKEL: TIP FAKÜLTESİ SAYISI 68'E ULAŞTI

Türkiye’de çok sayıda tıp fakültesi açıldığını, eğitim alt yapısı açısından ihtiyaçların belirlenmediğini, eğitim-öğretim programları ve araştırma faaliyetlerinin planlanmadığını belirten Prof. Dr. Raşit Tükel, şöyle konuştu: 

"Tıp fakülte sayısı toplam 68'e ulaştı. Son 2 yılda 16 tıp fakültesi açıldı. 2008-2009: 6023 öğrenci alındı fakültelere. Bu sayının 2013 yılında 13 bine ulaşması bekleniyor. Hekim sayısının artırılmasıyla işsiz bir hekimler ordusu yaratılacak. Sağlık sektöründe ucuz insan gücünü sağlanacak. Hekimlerin özlük hakları elinden alınacak. Hekimler daha fazla çalıştırılıp daha az kazanmaya mahkum olacak. Ayrıca tıp fakülteleri açılırken öğrenci sayıları ve eğitim-hizmet dengesi üzerinden akademik kadrolar oluşturulmuyor. Tıp fakültesi öğrenci kontenjanları eğitim altyapısını zorlayacak şekilde artırılıyor.” 

ÖĞRETİM ÜYELERİ EĞİTİME DEĞİL SAĞLIK HİZMETİNE YÖNELECEK

"Öğretim üyelerini finansal baskılar nedeniyle daha çok sağlık hizmetine yönelme, klinik iş yüküne boğulma, eğitime ayrılan zamanın azalması, daha çok ‘ödeme yapan’ hastalara hizmet etme yarışı içine sokulma" gibi tehlikelerin beklediğine işaret eden Prof. Dr. Tükel şöyle konuştu:

“Varlık nedeni eğitim, araştırma ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu olan üniversite hastanelerinin, tek başlarına ayakta kalabilme koşullarının giderek ortadan kalkacak. Öğretim üyelerinin, Kamu Hastane Birlikleri bünyesinde, performansa bağlı ödeme sistemine tabi olarak çalışma koşullarının yaratılması sağlanacak. Sonuçta üniversite Hastanelerini bekleyen tehlike: Kamu Hastaneleri Birliğine eklemlenme olacak. Tıp Fakültelerine “yüksek okul” statüsü kazandırılacak. Tıp ve uzmanlık eğitimi, araştırma ve nitelikli sağlık hizmet sunumu açısından ağır ve telafisi mümkün olmayan sonuçların doğacak."