Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ yeniden sağlık bakanı oldu. Bu her gün politika konuşan, başkanlığın Türkiye için yararlarını anlatan, hastaların yaşadığı sorunlardan, özel hastanelerde hukuksuz alınan farklardan hiç söz etmeyen Mehmet Müezzinoğlu’ndan sonra biz sağlık habercileri için önemli bir haber oldu.

Prof. Dr. Recep Akdağ, AKP iktidarının ilk 11 yılında dört defa bakan olma başarısını göstermiş bir bakan. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan sonra iktidarın da en uzun süreli bakanlık yapan isimlerinden.  

Bu uzun sürenin bir sağlık habercisi olarak benim meslek yaşamımda da önemli bir yeri var. Prof. Dr. Recep Akdağ’ın göreve başladığı süreden, görevden ayrıldığı süreye kadar tüm faaliyetlerini izleyen, haberleştiren özel röportajlardan yapan habercilerden biri oldum.

Uzun yıllardır tartışılan hastanelerin birleştirilmesi, sigortalı insanların ilaca eczanelerden ulaşabilmesi, özel hastanelerden sağlık hizmeti alınabilir hale gelmesi hep bu süreçte oldu.

Prof. Dr. Recep Akdağ, iktidarın aldığı oylarda büyük rol oynayan sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde ekibiyle en büyük rolü üstlendi. Bu süreçte halkın taleplerinde hep ilk sıralardayken sağlık hizmetiyle ilgili sorunlar, yedinci, sekizinci sıralara geriledi. Kamuoyu şirketlerinin yaptığı araştırmalarda “AKP iktidarının memnun olduğunuz uygulamaları hangileridir” diye sorulduğunda hep ilk sırada “sağlık” yanıtı verildi. İkinci sırada okullardaki ücretsiz ders kitapları, üçte TOKİ konutları, dörtte duble yollar, beşinci sırada sosyal yardımlar sayıldı. Yani sağlık seçmenin oy vermesinde en az ekonomi kadar etkili oldu.

Tabii bu süreç dikensiz bir gül bahçesi olmadı. Halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyeti artarken, sağlık çalışanlarının ciddi eleştiriler geldi.

Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul ve Ankara Tabip odalarının yaptığı anketlerde sağlık çalışanları aşırı çalıştırılmaktan, eğitime zaman ayıramadıklarından, performansa bağlı çalışmalarının istedikleri düzeyde emeklilik maaşlarına yansımayacağından şikayet ettikleri görüldü. Hekime yönelik şiddet arttı. Bu dönemde TTB, Sağlık Bakanı Akdağ’ın birçok uygulamasının yürütmesinin durdurulması için davalar açtı.

Halkın haber alma hakkı adına görevini sürdüren biz sağlık habercileri açısından Prof. Dr. Recep Akdağ ve ekibinin yarattığı en önemli fark sorduğumuz her sorunun yanıtını alabilir olmamızdı.

Akademisyen bir bakan olduğu için her toplantıya hazırlıklı gelen Prof. Dr. Recep Akdağ, habercileri bilgilendirirken hiç zorluk yaşamadı. “Şu soruyu sakın bakana sormayın” diye danışmanlar aracılığıyla gazetecileri engellemeye çalışmadı. “Gazetecileri beğenmediği soru sordu” diye işten attırmakla uğraşan bakanlardan olmadı.

Gözlediğim kadarıyla Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile Çocuk Hematolojisi alanındaki uzmanlıkları da insan ilişkilerini daha güler yüzlü yürütebilmesine katkı sağladı. Türkiye’nin politik tartışmalarına zaman zaman dahil olsa da bakan olarak ana gündem maddesinin sağlık olduğunu unutmamayı başardı. “Bu kadar olumlu bir çalışma yaptı da niye Mehmet Müezzinoğlu bakan yapıldı?”  derseniz onun da yanıtı “özel hastane lobisi” olacak.

Bakan Akdağ’ın döneminde devletin özel sağlık hizmeti satın alır hale gelmesi özel hastane sektörünü hızla büyüttü. Ancak Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki fiyatlarda bir değişiklik olmadı. Fiyatlar artmadan maliyetlerinin arttığını ileri süren birçok özel hastane de vatandaşlardan hukuksuz ücretler almaya başladı. Bu da SGK müfettişlerinin özel hastanelerdeki denetimleri sırasında belirlendi. Hastanelerin muhasebe kayıtlarında geriye dönük incelemelerde vatandaşın kredi kartıyla yaptığı ödemelerde alınan yüksek ücretler ortaya çıktı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hasta hakkı için özel hastanelerin her birine milyon liralık cezalar kesilmesini istemeye hazırlanırken özel hastane lobisi önce özel hastane sahibi Mehmet Müezzinoğlu’nu ardından da dönemin Başbakanı Erdoğan’ı ziyaret ederek “Bu karar bizi batırır, bakan değişsin” diye talepte bulundu. Ve özel hastanesi olan Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı oldu.

Sonuç; sağlık reformu tamamlandı deniyor ama  ama sorunlar bitmedi. Vatandaşın 14 yıl sonunda yılda 2 olan doktora gitme sayısının 8 olması sorunları bitirmedi. Kamu hastanelerinde aşırı yoğunluktan randevu almada zorluklar yaşanıyor. Üniversite hastanelerin birikmiş borçları için etkili adımlar atılmıyor. Özel hastaneler kesinlikle fark ücreti alınmaması gereken kanser tedavisinden, yoğun bakımdan, diyalizden fark ücreti almayı sürdürüyorlar. Vatandaşın şikayetleri için de etkili bir yaptırım uygulanmıyor. Türkiye'deki mülteciler nedeniyle bitirildi denilen kızamık, çocuk felci vakalarında artışlar var.  Hastanın hakkını korurken bakanlıktan olan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kanser cerrahisinden özel hastanelerde fark ücret alınmayacağını duyurarak ilk çalışmasını başlattı.

Umarım hastanın  hakkı Türkiye’ nin başkanlık tartışmaları içinde yeni bakanın gündeminden hiç eksik olmaz.