Sağlığınızı bozan ne varsa yazabilirsiniz... |
Türkiye’de erkeklerde tüm kanserlerin yüzde 21.8’ini, kadınlarda ise yüzde 4.9’unu oluşturan akciğer kanserinde erken tanının ölümlerin önlenmesinde büyük önem taşıdığına dikkat çekildi. Akciğer kanseri alanında çalışan dört dernek bir araya gelerek akciğer kanseri için bir yol haritası geliştirmesi için hedefleri belirledi.
Türk Toraks Derneği, İmmüno-Onkoloji Derneği Türk Akciğer Kanseri Derneği ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği yöneticilerinin yaptığı toplantıda Türkiye’de her yıl 30 bin kişinin akciğer kanseri olduğu vurgulandı. Hastaların tedaviye erişimi, tedavilerde standardın sağlanması için atılacak adımlar açıklandı.
Düzenlenen toplantıda Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sedat Altın erken evrede tespit edilen akciğer kanseri hastaları arasında beş yıl sağ kalım olasılığının % 70 olduğunu söyledi. Prof. Dr. Altın, “Yılda bir tekrarlanan akciğer grafisi ve/veya balgam tahlillerinin, akciğer kanserinden ölümleri engellemede veya azaltmada ya da geç dönemde yakalanmasını azaltmada bir rolünün olmadığı bilinmektedir” dedi ve ekledi:
“Sigarayı bırakma programları ile birlikte uygulanacak erken evrede yakalama amaçlı tarama programlarının daha iyi sonuç vermesi beklenmektedir. Düşük doz bilgisayarlı tomografisi ile akciğer kanseri taraması sadece ABD’de ve Kanada’da yüksek riskli sağlıklı kişiler için tarama programları içine alınmıştır. Türkiye’de ise tarama programları içinde akciğer kanseri yer almamakta ve bu konuda risk grubunun belirlenmesi ve maliyet-etkililik çalışmalarının yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.”
AKCİĞER KANSERİNDE YENİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ UMUT VERİYOR
Türk Akciğer Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rıza Çetingöz, küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) tedavisi hastalığın evresine göre değişim gösterdiğini belirterek şöyle konuştu:
“Evre I ve Evre II’de ana tedavi yöntemi cerrahidir. Bu evrede cerrahiye uygun bulunmayan hastalar radyoterapi ile tedavi edilmektedir. Lokal ileri evre olarak adlandırılan evre III hastalıkta ise, ana tedavi yöntemi eşzamanlı kemoradyoterapi verilmesidir. Seçilmiş evre III hastalarda tedaviye cerrahi eklenebilir. Evre IV hastalıkta ana tedavi yöntemi sistemik tedavidir ve tedavi seçimi histolojik alt tip ve tümörde saptanan mutasyonlara göre kişiselleştirilir. Seçilmiş Evre IV vakalarda sistemik tedavi ile birlikte gerektiğinde palyatif amaçlı da olsa radyoterapi ya da cerrahi tedavi uygulanabilir.
İleri evre KHDAK’li hastaların tedavisinde ise temel amaç sağkalımı uzatmak ve hayat kalitesini artırmaktır.“Kişiye özel tedavi” yapılabilmesinin önündeki en önemli engel yeterli kalitede doku örneği alınmamasıdır. Tedavi öncesinde immünohistokimya ve moleküler incelemelere yetecek kadar doku alınmalıdır. Yeni bir tedavi modalitesi olan ve immün sistemin tümöre karşı olan toleransını önleyen İmmüno-Onkolojik Tedavi Yaklaşımları da umut vaad etmektedir.”
KLİNİK ARAŞTIRMALAR YETERSİZ
İmmüno-Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik ise Türkiye’de klinik araştırmaların yetersizliğine işaret etti. “Haziran 2014’te gerçekleştirilen TÜBA ulusal kanser politikaları çalıştayında ülkemizde onkoloji alanındaki araştırmaların yetersiz olduğu bildirilmiştir” diyerek şu görüşleri dile getirdi:
“Dünyada gerçekleştirilen klinik araştırmalarda Türkiye’nin payı % 0.95 iken İsrail için bu oran % 2.7 olarak bildirilmektedir. Bu sayılar klinik çalışmaların ülkemizde yetersiz olduğunu, konuya finansal ve insan gücü açısından kaynak ayırmanın gerekli olduğunu göstermektedir.”
AKCİĞER KANSERİ YOL HARİTASI İÇİN ÖNERİLER
Akciğer Kanserinin Dünyada ve Türkiye’deki Durumu
Akciğer Kanseri Etiyolojisi ve Risk Faktörleri
Akciğer Kanseri için Tarama Programları
Akciğer Kanserinde Tanı
Akciğer Kanserinde Tedavi Yaklaşımları
Akciğer Kanserinden Korunma Amacıyla Farkındalığın Artırılması
Klinik Çalışmalar ve İlaca Erken Erişim Programları
Copyright © 2009 Sağlıkta Gündem