Sağlığınızı bozan ne varsa yazabilirsiniz...
GÖRÜŞLER için İletişim formunu doldurunuz.

20 Nisan 2024 Cumartesi
08:19
HAVA
DURUMU

 

  
"Aktolun dişhekimlerinden özür dilesin"
Diş hekimi Prof.Dr. Tamer Lütfi Erdem "diş röntgeni tiroit kanseri yapıyor" diyen Prof. Dr. Aktolun'un diş hekimliği radyologlarından özür dilemesini istedi.
13.11.2010

İSTANBUL-İstanbul Diş Hekimleri Odası adına bir açıklama yapan  Prof. Dr. Tamer Lütfi Erdem, " Prof.Dr. Cumali Aktolun’un diş hekimliği radyolojisinde kullanılan röntgen tetkiklerinin tiroit kanseri görülme sıklığını arttırdığına dair iddiası"na yanıt verdi.Erdem, Aktolun'un diş hekimliği radyologlarından özür dilemesini istedi.

Prof. Dr. Erdem, Aktolun'un Acta Oncologica isimli bilimsel dergide A. Memon ve arkadaşlarının yapmış olduğu “Dental x-rays and the risk of thyroid cancer: A case-control study” başlıklı araştırmadan bahsettiğini belirterek bu araştırmada "Araştırıcıların diş hekimliğinde kullanılan radyografilerin tiroit kanserine neden olduğunu değil, tiroit kanseri olma riskini artırabileceğini belirttiğini" söyledi ve ekledi:

GERİYE DÖNÜK ARAŞTIRMA YAPILMASI GEREKİYOR

"Araştırıcılar iddialarının gelecekte yapılacak geriye dönük (retrospektif) çalışmalarla desteklenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Halbuki haber, sanki bu konuda pek çok çalışma yapılmış ve tüm bilim adamları tarafından kabul edilerek kanıtlanmış bir sonuç gibi sunulmuştur. Böyle bir durum kesinlikle söz konusu değildir.

ÇOKLU FİLM ÇEKİMİNDE RİSK ARTIYOR

Araştırmada asıl vurgulanan çoklu film çekimlerinde, herhangi bir nedenle filmlerin tekrar edilmesi durumunda riskin arttığıdır ki, bu doğrudur. Diş hekimleri elbetteki film tekrarından kaçınmaya özen göstermektedir. Ancak pratikte, sadece röntgen tekniklerinin özelliklerine değil, hastalara ait faktörlerin de ortaya çıkması nedeniyle (örneğin öğürme), ne yazık ki film tekrarının olmaması mümkün değildir. Ancak haberde bu gerçek vurgulanmamıştır.

İYONLAŞTIRICI RADYASYON DOZLARI AZALIYOR

Günümüzde dahi oluşan kanserlerin salt iyonlaştırıcı radyasyona bağlı olduğunu söylemenin güç olduğunu belirten çalışmalar mevcuttur (Ör. Talaipour ve ark. 2007).
5. X-ışınlarının keşfinden bu yana tıbbi tanısal radyografilerde kullanılan iyonlaştırıcı radyasyon dozları sürekli azalmıştır. Gerek x-ışını üreteçlerinde, gerekse röntgen filmlerinde gerçekleşen teknolojik gelişmeler ve ardından dijital radyografi sistemlerinin kullanıma girmesi sonucu 1992 yılından itibaren doz miktarları günümüzdeki minimum seviyelere inmiştir. Günümüzde geleneksel filmlerle alınan periapikal radyografiler yaklaşık 1.5 µSv (mikrosievert) doz kullanılarak alınmaktadır. Tüm ağız taramalarında 10 film kullanılmaktadır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) ise periapikal radyografiler için kabul ettiği güvenlik sınırı saatte 20 µSv’tür. Bu nedenle diş hekimliği röntgen teknikleri ile ilgili uygulamalarda güvenlik sınırının aşılması mümkün değildir.

TAEK'E GÖRE 1.4 SİGARA İÇMEK DE RİSKİ ARTIYOR

Ayrıca TAEK verilerine göre (www.taek.gov.tr) ;
-Bir nükleer tıp laboratuarında 10 gün çalışmak
-1,4 adet sigara içmek
-1600 km uçak yolculuğu yapmak
-2 ay sigara içen biri ile bir arada bulunmak neticesinde ölüm riski 1/1.000.000 artmaktadır.
Her ne kadar iyonlaştırıcı radyasyonun kanser oluşumunu tetikleyici etkenlerden biri olduğu kabul görse de, bu kadar değişik ve etkili faktör varken hiç bir kanser türü doğrudan tek başına iyonlaştırıcı radyasyona bağlanmamalıdır. 

YANLIŞLIĞI DÜZELTECEK BİR GİRİŞİMDE BULUNULMADI

İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Radyoloji Kliniğine 1986 -1996 yılları arasında günde ortalama 600 tane periapikal radyografi alınmıştır (Daha sonra bu sayı azalmıştır). Her hastadan ortalama 5 tane film çekildiği varsayılırsa günde 120, yılda 30.000, 10 yılda yaklaşık olarak 300.000 hastaya radyolojik tetkik yapıldığı söylenebilir. Sayın Aktolun sadece bir fakültemizde radyolojik tetkik yaptıran bu hastaları incelerse ve bunların arasında tiroid kanserine yakalananları tespit ederek, riskinin 2 veya 4 katına çıktığını kanıtlayacak bir bulguya sahip olursa, bu konuda haklılık payı olabilir. Ancak kendisi periapikal radyografi çektiren hastalarda tiroid kanserinin arttığını kanıtlayan bir çalışma varmış gibi bir intiba uyandırmış veya en azından haberciler bu çalışmayı bu şekilde lanse etmişler ancak bu yanlışlığı düzeltecek bir girişimde bulunmamıştır.

ARAŞTIRMA 313 KİŞİ İLE YAPILDI

Ülkemizde dahi hiç diş hekimine gitmemiş kaç kişi bulunabilir? Diş hekimine müracaat eden hastaların %95’inden fazlasının radyografi ihtiyacı olduğunu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda milyonlarla ifade edilen toplumların 313 kişilik araştırma grupları ile değerlendirildiğinde, elde edilen sonuçlarda rastlantısal faktörlerin de rol oynayabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle bu tür araştırmalar çok daha fazla çalışmayla test edilmelidir. Örneğin bir tarafta diş hekimine müracaat etmiş ve radyolojik tetkik yapılmış devasa bir hasta grubu ile diğer yanda hiç diş hekimine gitmemiş veya diş röntgeni çektirmemiş küçük bir topluluk karşılaştırılırsa, belki “diş filmi çektiren hastalarda böbrek taşı 2 kat daha fazla oluşuyor” gibi absürt bir sonuç da çıkarılabilir.

"AKTOLUN UZMAN OLMADIĞI KONUDA KONUŞUYOR"

Sn. Aktolun’un çocuk hastalarla ilgili söylediklerinin bir kısmı doğrudur. Ancak özellikle çocuklardan gereksiz radyografi alınmaması diş hekimliği fakültesi 3. sınıf öğrencilerinin bildiği bir konudur. Gerçekten tiroid koruyucularının kullanılması faydalıdır. Ancak sayın Aktolun’un uzmanı olmadığı bir konuda fikir yürütmesi sonucunda ortodontik amaçla çekilen sefalometrik filmler ile rutin kullanımda olan panaromik grafilerin çekimi sırasında kurşun boyunluğun kullanılmasının imkansız olduğunu bilmediği anlaşılmaktadır. Bunun nedeni kurşunun görüntüyü engellemesidir. Bu radyografilerden alınan doz, son 15 yıl öncesine göre yaklaşık yarı yarıya azalmıştır ve güneşli bir havada 3 gün süresince alınan doğal radyasyona eşdeğerdir. Bu nedenle ortalama 18 aylık bir tedavide aralıklı olarak 3 - 4 kez çekilen bu filmlerin ileride tiroit kanseri yaptığının kanıtlanması söz konusu olamaz.
Sayın Aktolun’un bu kadar küçük dozlarla alınan diş radyografileri ile tiroit kanseri arasında kurduğu ilişki, bunlara göre çok daha fazla iyonlaştırıcı radyasyon oluşturan nükleer tıp (sintigrafi) uygulamalarında ve bilgisayarlı tomografi tetkiklerinde acaba hangi boyutlara ulaşmaktadır? Sayın Aktolun tiroit bezinin görüntüleme alanına girdiği hiçbir organın radyolojik tetkikinin yapılmaması gerektiğini mi söylemektedir?
Sonuç olarak;
Bu röportaj sonrasında diş hekimlerine müracaat eden hastalarda diş röntgenlerine karşı ciddi fakat yersiz bir korku oluşmuştur. Ancak radyolojik tetkikler diş hekimliğinde doğru bir tanı ve tedavi için zorunlu uygulamalardır. Diş hekimlerinin tıbbi bir hata yaptıklarında hukuksal olarak sorumlu duruma düşmeleri gerçektir. Yeterli tetkik yapmadan gerçekleştirecek tedavilerin sonunda oluşan komplikasyonların dava konusu olabileceği unutulmamalıdır. Hepsinden öte yeterli tetkik yapılmadan uygulanan tedavilerin sonunda hastaların zarar görmesi bir diş hekimi için zaten yeterince üzüntü verici bir hadisedir. Sayın Aktolun derhal bu yanlışlığı düzeltecek bir açıklama yapmalıdır.
Sayın Aktolun kamuoyundan özür dilemelidir, çünkü halkımızı gereksiz bir şüphe ve endişeye sürüklemiştir. Bilim adamı sıfatına haiz bir şahıs, ileri sürdüğü savların toplumsal sonuçlarını hesap edebilmeli ve insanların hak ettiği kaliteli sağlık hizmeti almalarını engellememelidir.
Sayın Aktolun diş hekimlerinden özür dilemelidir, çünkü yersiz bir konuşmayla büyük bir sağlık mensubu grubunun kaliteli tedavi hizmeti sunmasını zorlaştırmış, hastalarla gereksiz tartışmalara sebebiyet vermiş, diş hekimlerini mesleki hata sorumluluğu ile baş başa bırakmıştır. Sayın Aktolun diş hekimliği radyologlarından da özür dilemelidir, çünkü yersiz bir iddia ile istemeden de olsa, bu alanda kariyer yapmış öğretim üye ve yardımcılarını sanki kanıtlanmış bir konuyu bilmiyormuş veya bildiği halde umursamıyormuş gibi olumsuz bir duruma sokmuştur. Starhaber de özür dilemelidir, çünkü sadece bir nükleer tıp uzmanının görüşlerini ne bir endokrinoloji uzmanına, ne bir onkoloji uzmanına, ne bir diş hekimliği radyolojisi doktoruna ne de bu konuyla ilgili bilimsel meslek örgütlerine sormaya gerek duymamış ve kamuoyuna naklettiği haber metni ile bu infialde sorumluluğu paylaşmıştır."

Bu haber 10960 kere okundu.
    
Bu Habere Oy Ver :
Toplam 5 ziyaretçiden 4 puan
Diğer Haberler
  • Pfizer Türkiye’nin Hukuk Direktörü - 13.7.2023 22:41:39
  • "Devletin memuru yoksul olamaz" - 9.7.2023 15:14:07
  • Alzheimer nedir? Kimlerde görülür? - 10.9.2022 00:17:02
  • Kalp krizinde 112'yi arama süresi uzadı - 30.9.2021 12:20:33
  • Kronik migrenle mücadele kampanyası başlatıldı - 28.6.2021 12:26:28
  • Korona virüs göz sağlığını da vurdu - 2.2.2021 11:44:17
  • Sağlık habercilerinden aşı haberi uyarısı - 27.1.2021 13:33:09
  • Yakın temaslılarda karantina süresi değişti - 9.12.2020 09:51:52
  • Korona virüs saç da döküyor - 9.12.2020 09:36:01
  • Yaşlanma karşıtı dermokozmetikler cilt kalitesini iyileştiriyor - 7.12.2020 15:38:41
  • Ana Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Anket | Künye | RSS | Reklam

    Copyright © 2009 Sağlıkta Gündem