Kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi, nöroloji, beyin cerrahisi ve onkoloji gibi alanlarda kullanılan radyoaktif maddeler üretimi için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı bünyesinde tesis kuruldu. Kalkınma Bankası kaynaklarından yararlanılarak kurulan Radyofarmasötik Üretim, Araştırma ve Geliştirme Tesisi (RÜAG) geçtiğimiz Mayıs ayında hizmete girdi. RÜAG çalışmalarını Eczacıbaşı Monrol firması ile yapılan işletme anlaşması çerçevesinde yürütüyor.
REFERANS MERKEZİ OLACAK
Türkiye’nin, nükleer tıp alanında bir referans merkezi durumuna gelmesini sağlayacağı belirtilen tesisle ilgili olarak Nükleer Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. N. Özlem Küçük, şu bilgileri verdi:
“Monrol’la yapılan anlaşma çerçevesinde FDG ve NaF gibi Türkiye’de ticari olarak satılan ürünleri kira karşılığı indirimli olarak alınacak ayrıca Ar-Ge çalışmaları için önemli destek sağlanacak. Tesiste, GE Marka 16.5 MeV’luk PETTrace model Siklotron ile birlikte GMP koşullarında F-18 (FDG) üretimi için gerekli bütün donanımların yanı sıra C-11, N-13 ve O-15 üretmek için gerekli bütün cihazları da edinerek Türkiye’de bir ilke imza atıldı. Radyofarmasötik üretiminin yanı sıra klinik kullanımı için de GE marka Discovery 710 model PET/BT cihazını alarak yeni bir klinik görüntüleme ünitesi oluşturduk. Yine Türkiye’de ilk olarak Klinik Öncesi Hayvan çalışmalarının yapılabilmesi için SEDECAL marka bir Mikro PET/BT barındıran Klinik Öncesi Ar-Ge Ünitesi kurduk.”
“Kısa Yarı Ömürlü Radyoaktif Maddelerin Üretilebilmesi İçin Parçacık Hızlandırıcı Sistemin Kurulması” adlı projenin bir Türkiye projesi olduğu ve tüm özel ve kamu üniversitelerinin yararlanacağı bildirildi.
Tesiste, rutin yapılan işler dışında çok kısa yarı ömürlü radyoaktif maddelerin üretimiyle, araştırmaya, bilime ve hasta hizmetlerine ivme kazandırılacağı belirtiliyor. Tesis üniversite ile iş dünyasının birlikte proje geliştirmelerine örnek sayılacak bir model olarak tanımlanıyor.
“ÜLKEMİZE VE BÖLGEMİZE KATKI SAĞLAYACAK”
A.Ü. Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, tesisin ülkemize ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeye önemli katkılar sağlayacağını söyledi. Burada, rutin yapılan işler dışında özellikle çok kısa yarı ömürlü radyoaktif maddelerin üretimiyle, araştırmaya, bilime ve hasta hizmetlerine ivme kazandırılacağına işaret etti ve “Bu tesis aracılığıyla aslında sektörleri de bir araya getiriyoruz. Bir paydaşımız var. Tesisin işletmesini sağlayacak paydaşımızla beraber, üniversite ve iş dünyasının bir araya geldiği çok güzel de bir örnek modele adım atıyoruz.” Dedi.