Medyada Gıda Güvenliği
Gıda ile ilgili olarak medyada yer alan haberlerin kaynağı kim? Hangi kaynaktan gelen bilgilere güvenmeli?
10.5.2017 16:09:36

Gıda güvenliği kavramı giderek daha fazla önem kazanıyor. Çünkü konuyla ilgili uzmanlığı olmasa da birçok kaynak her gün gıda güvenliği konusunda olumsuz görüşleri medyada paylaşıyor.
9 Mayıs 2017 Salı günü Jürisi’nde yer aldığım Gıda Güvenliği Derneği’nin Gıda Güvenliği Ödülleri Töreni’nde bu konuda bir konuşma yapmam istendi. Konuşmamda vatandaşın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının korunmasına ağırlık verdim.
Halkı paniğe yönlendiren haber ve programları değerlendirirken şu başlıkları dikkate almamız gerekiyor:
Haberlerde yer alan bilgi kaynakları kimler? Bu konuda ne kadar yetkinler?
Bu haberler halkta nasıl bir etki yaratıyor? Bu etki ne kadar kalıcı? Sonuçta halk sağlığı adına ne değişiyor?

HALK SAĞLIĞI NASIL ETKİLENİYOR? 

Medya yer alan ve uzmanlığı tartışmalı birçok haber kaynağının ifade ettiği haberleri kısaca hatırlarsak; “Suda katkı maddesi, tavukta antibiyotik, kırmızı ette boya, yağlar kanser yapar” gibi birçok başlık ön plana çıkıyor. Elbette bir sorun varsa mutlaka ifade edilmesi gerekiyor. Ancak bunu kim söylüyor sorusu da önem taşıyor.
Haber kaynağı olarak vatandaşlar, bakanlıklar, yerli ve yabancı araştırmalar, bilim insanları, sağlık meslek grupları, gıda güvenliği uzmanları, sivil toplum örgütleri ve gıda kuruluşları ön planda yer alıyor.
Ancak “kırmızı et kanser” yapar diyerek sadece tek bir kanser uzmanının  görüşüyle haber yapıldığı zaman vatandaşta, “korku, çaresizlik, ne yapacağımı bilmiyorum” gibi tepkiler gelişiyor. Sonuçta teflon etkisi olarak tanımladığım haberlere karşı bir tip “sağırlaşma” oluşuyor. Haberde kırmızı etin ne kadar tüketilirse kanser yaptığı, hangi araştırmaya dayandığı genellikle belirtilmiyor. Sonra aynı kanser uzmanı ertesi gün “tavuk eti antibiyotikli tüketmeyin, balıkta da civa var” diyor.
Böylelikle vatandaş, kırmızı et, tavuk, balık tüketme konusunda  paniğe kapılıyor. Kısıtlı bütçelerle hangi protein kaynaklarına yöneleceğini insanlar bilemiyor. Hele bir de tavuk sektörüyle, kırmızı et sektörü arasında bir yarış ya da rekabet söz konusu ise yapılan haberlerin tekrar tekrar kontrol edilmesi gerekiyor.
 
NE YAPILMALI?

Gıda güvenliği konusunda tartışmaları en aza indirecek vatandaşın lokmasını zehir etmeyecek bir sonuç için haber kaynaklarının kesinlikle sorumlu davranması gerekiyor. Uzmanı olmadıkları konuda ellerinde bilimsel kanıt yoksa konuşmamalarında yarar var. Hele “Bu gıda güvensiz tüketmeyin” diyorlarsa mutlaka bir seçenek oluşturmaları şart. Gıdanın güvensizliğinin ortadan nasıl kaldırılacağı konusunda bir çözüm yolu bulunması gerekiyor. Gazeteci olarak bizim sorumluluğumuz yalnızca halka. Ne bakanlıklara, ne de gıda sektörüne.
Bu nedenle yapılacak her haberin merkezinde vatandaşın sağlığının korunması ön planda tutulmalı.  Sanayide çıkar çatışmasına alet olunmaması ise son derece önemli. Eğer bir gıdayla ilgili sorun varsa, konunun tüm taraflarının görüşünün yer almasına özen gösterilmeli, vatandaşa seçme şansı tanınmalı. İlgili bakanlıklar, sivil toplum örgütleri ise tartışmaları zamanında netliğe kavuşturacak açıklamalar yapmalı, bu konuda çekingen davranmamalı. Aksi halde yanlış bilgiler kamuoyunda yerleşiyor. Sonra da sektörler yüz binlerce lira harcayarak bu yanlış bilgilerin neler olduğunun araştırmasını yaptırmak zorunda kalıyor. Ardından da bu yanlışları ortadan kaldıracak kampanyalar düzenleniyor.
Sonuç; zaman ve kaynak israfını önlemek için yanlış bilgiler vatandaşın aklını istila etmeden önlem alınmasını öneriyorum.


www.sagliktagundem.com sitesinden 26.4.2024 21:27:10 tarihinde yazdırılmıştır.