Gazetecilerin sağlık sorunları
Olayların ağırlığı yanında çalışma koşulları da gazeteciliği en stresli meslekler arasına sokuyor.
11.1.2018 17:45:00



Türkiye’de 30 bin fikir işçisi yani gazeteci olduğu tahmin ediliyor. Tahmin konusu ayrıca tartışılmaya değer bir başlık. Çünkü istatistikler konusunda hala ciddi sorunlar yaşıyoruz. Meslektaşlarımızın son 10 yılda 10 bininin de işsiz kaldığını dikkate alırsak durumun güçlüğü kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Yıllardır sağlık haberi yapan bir gazeteci olarak bugün meslektaşlarımın sağlık sorunlarını ele almak istedim. Gazeteciler içinde en yaygın sorunların başında beslenme sorunu geliyor. Çünkü bir gazetecinin günün hangi saati işe başlayacağı belli olmuyor. Genellikle kahvaltı yapmadan yola çıkan meslektaşlarımız İstanbul trafiğinde iş yerine ulaşır ulaşmaz haber toplantısına dahil oluyor. Toplantıdan sonra da çalıştıkları kentin değişik bölgelerindeki işlere koşturuyorlar.

İşler röportajdan, trafik kazasından gösterilere, cinayetlere kadar çeşitlilik gösteriyor. İnsanların gazetede okudukları, televizyonda seyrettikleri travma yaratan konuları birebir araştırmak haberleştirmek zorunda kalıyorlar. Yaşanan strese bağlı olarak kaygı bozukluğu, panik atak, depresyon, uykusuzluk gazetecileri sıklıkla ziyaret eden hastalıklar olarak karşımıza çıkıyor.

Bu koşturma içinde genellikle öğle yemeği de yenilmiyor, yolda ya da araçta atıştırmalık gıdalarla idare ediliyor. Eve geç saatte gidildiğinde de genellikle yaşanan stresin etkisiyle daha yüksek kalorili yiyecekler kaçınılmaz olarak tercih ediliyor. Gazeteciler en çok çay ve kahve tüketiyor. Yıllarca süren bu döngü gazetecilerde kilo, diyabet, mide ve bağırsak hastalıkları, vitamin, mineral eksikliği gibi sorunlarla kendisini gösteriyor.

Tabii foto muhabiri ve kameramanların taşıdıkları makinelerin ağırlığını da unutmamak gerekiyor. Baş ağrısı, boyun, bel fıtığı, bilekte sinir sıkışması en sık görülen sağlık sorunları arasında yer alıyor.

Ne yazık ki  düzenli egzersiz de gazetecilerin hayatında kendine yer bulamıyor. Sigara alışkanlığının da gazetecilerde yaygın olduğunu düşünürsek, kalp krizi, yüksek tansiyon ve şeker yükselmeleri yaşamı tehdit eden sorunlar olarak büyüyor.

Bazı medya kuruluşlarında gazetecilerin ve ailelerinin grup sağlık sigortası yaptırıldığını biliyoruz. Bu sayede iyi hekime ve hastaneye ulaşma şansını yakalayan şanslı meslektaşlarımız var. Ama medyanın çoğunluğunda bu uygulama olmadığı için gazeteciler kamu hastanelerinde uzun süre bekleyip randevu alacak zamanları olmadığı için hastalıklarının tanı ve tedavisini de erteleyip duruyorlar. Bu yüzden de genç yaşta kaybettiğimiz birçok meslektaşımız bulunuyor.

Gazetecilerin Basın İş Yasası kapsamında çalıştırılmamaları da koşulları zorlaştıran bir başka önemli faktör. “Hiç mi iyi bir şey yok bu gazetecilik hikayesinde?” dediğinizi  duyar gibiyim. Ne yazık ki, haberciliğin verdiği müthiş tatmin duygusu dışında bu hikayede gazeteci lehine ne yazık ki fazla bir şey yok.

Sonuçta en ağır koşullarda bu mesleği icra eden gazeteciler işsiz kaldıklarında yapacak bir şeyleri de olmuyor. Kıdem tazminatını dava açarak dört yıldan önce alabilen gazeteci parmakla gösteriliyor.

Çalışanların da yoksulluk sınırında aldığı maaşlar kendilerini mutlu edecek aktivitelerde bulunmalarına yetmiyor.

Meslektaşlarım kitap almada, tiyatro ve sinemaya gitmede zorlanıyor ve ruhlarını da besleyemiyorlar. Yaptıkları haberler nedeniyle gözaltına alınmaları tutuklanmaları ise her gün yaşadıkları bir başka tehlike. Emekli olunca da 1500 lira civarında bir emekli maaşıyla da geçinmek zorunda kalıyorlar.

Sonuç mu, bütün bunlara rağmen bu işi halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı adına etik kurallara uyarak vicdanlarını kaybetmeden yapan tüm meslektaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Gazetecilik mesleğini hedef gösteren, sözlü ve fiziksel şiddete zemin oluşturan, gazetecilere saldırıların cezalandırılmasına engel olan yerel otoritelere, emniyet güçlerine,  tüm siyasetçilere “haksızlıkta ısrar etmekten artık vazgeçin” diyorum!


www.sagliktagundem.com sitesinden 28.3.2024 15:11:31 tarihinde yazdırılmıştır.