Eczaneler Pazar günü neden açık değil
Bugünkü Sabah gazetesinde Emre Aköz’ün “Eczaneler pazar günleri niye açık değil?” başlıklı yazısı yayımlandı. İstanbul Eczacı Odası, Aköz’ün yazdıkları üzerine bir açıklama yayımladı. İşte Aköz'ün yazısı ve İstanbul Eczacı Odasının yanıtı.
22.4.2011 18:20:41

Emre Aköz, Bugünkü köşesinde şunları yazdı:
Geçen yıllarda ortaya basit bir soru atmıştım: "Eczaneler neden pazar günleri kapalıdır?" (Buna bağlı olarak: Neden insanlar nöbetçi eczane aramak zorunda bırakılır?)
Bu sorunun "mesleğin özellikleri ve ticaretin gerekleriyle" ilgili tatmin edici bir cevabı var mı? Yok! Varsa da ben duymadım.
Sadece ve sadece Eczacılar Odası öyle istediği için yapılan bir uygulama bu...
Eczacılar Odası böyle de, benzeri diğer kuruluşlar farklı mı? Eskiden sadece eczaneleri değil, diğer dükkanları, örneğin bakkalları da pazar günü kapatırdı devlet.
Nüfus artıkça ve sivil siyaset güçlendikçe bu uygulama kaldırıldı.
Ancak odaların, baroların, birliklerin hegemonyaları ve dolayısıyla tuhaf uygulamaları sürüyor.
***
Eczane örneğini bir kez daha aklıma getiren 'Liberal Düşünce Topluluğu'nun (LDT), 'Uluslararası Sivil Toplumu Geliştirme Derneği'nin desteğiyle yaptığı çalışma oldu.
Temel soru şu:
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları... (Örneğin Barolar Birliği, Diş Hekimleri Birliği, Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği, Tabipler Birliği, vd.) Demokrasinin neresinde durmakta?
Bu tip kuruluşların Tek Parti (1923-1946) döneminin korporatist zihniyeti çerçevesinde devlet denetimine alındıklarını biliyoruz.
Tabii bununla yetinilmedi, söz konusu meslek kuruluşlarının devleti (Kemalist Bürokrasiyi, Vesayet Rejimini) desteklemesi de sağlandı.
"Korporatizm" toplumu farklı çıkarlara sahip sınıf ve zümrelere sahip bir toplam olarak görmez. Ona göre toplum, çıkarları birbirini bütünleyen mesleklerden oluşmaktadır.
Bu mesleklerin çatışmadan iş görmesini sağlayan da sözünü ettiğimiz kuruluşlar ve devlettir.
Korporatizm, faşizmin toplumsal temelidir.
***
Sonuçta öyle bir düzen kuruldu ki... Türkiye ağır aksak da olsa serbest piyasa ekonomisine doğru ilerlerken, bu meslek kuruluşları, Orta Çağ'da şekillenmiş bir lonca zihniyeti ile davranmaya devam ettiler.
Sektörde çalışmak için üye olunması zorunlu olan bu kuruluşlar, kendilerini meşrulaştırmak için "Kendimiz için bir şey istiyorsak namerdiz; biz kamu yararını gözetiyoruz" dediler.
Elbette işin içinde belli miktarda kamu yararı var: Sahte doktorların, dolandırıcı avukatların vatandaşı kandırması, büyük ölçüde bu tip kuruluşlar sayesinde engelleniyor.
Peki ya sonra ne oldu?
Kamu yararı yerine, üyelerinin bir kısmının ekonomik ve idari hakları için çalışan birer "menfaat grubu", "çıkar organizasyonu" haline geldiler.
Sağlık alanındaki tartışmalar buna güzel bir örnek. Birliklerin üyelerinin çıkarını nasıl da koruduğunu görüyoruz. Peki ya hizmet alan konumundaki vatandaş? Onun çıkarı ve tercihleri nerede? Hani kamu yararı korunuyordu?
***
Bu kadarla kalsalar yine iyi...
Çoğu kuruluşun, aynı zamanda "Kemalist" bir siyasi çizgi takip ettiklerini de görüyoruz. (Kimi Sağ, kimi de Sol Kemalist.)
Çelişki müthiş: Hem üye olmak zorunlu, hem oda yönetimi siyaset yapıyor.
Bütün elektrik mühendisleri ya da mesela İstanbul'un bütün avukatları CHP'li mi?
Elbette değil. Peki, nasıl oluyor da ilgili kuruluşların, yönetimi ele geçiren ekipleri böyle davranabiliyor?
Bu ve benzeri çelişkilerin giderilmesi, meslek kuruluşlarının ya "siyaset dışı" kalması ya da "rekabete açılması" olması gerekiyor!
AKP'li bir mühendis, MHP'li bir avukat, demokrat bir doktor niye CHP'yi savunan odalara, barolara, birliklere üye olmak zorunda kalsın?
İnanılır gibi değil ama milyonlarca üyesi olan bu meslek kuruluşlar, radar altında kalabiliyor.
Örneğin TÜSİAD ve TESEV'in Yeni Anayasa çalışmalarında etkin rol oynayan Prof. Ergun Özbudun, konuya gereken önemin verilmediğini söylüyor.
Halbuki olay ciddi!


ECZACI ODASININ AÇIKLAMASI

İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu şu açıklamayı yaptı:

"Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz bugün yayınlanan “Eczaneler Pazar günleri niye açık değil” başlıklı yazısında, bunun eczacı odaları “öyle istediği için” yapılan bir uygulama olduğunu ileri sürmüştür. Ancak bilindiği üzere, eczanelerle ilgili birçok husus gibi açılış-kapanış saatleri de yasa ve yönetmeliklerle belirlenir, eczacı odalarının keyfiyetiyle ya da serbest piyasa ekonomisinin koşullarıyla değil.

Bu konuda yeni bir tartışma açmak istediği anlaşılan Emre Aköz, yazısının başlığındaki soruya “mesleğin özellikleri ve ticaretin gerekleriyle” ilgili tatmin edici bir yanıt alamadığını söylüyor.

Aköz’e eczanelerin, örneğini verdiği diğer “dükkanlar ve bakkallar” gibi birer ticarethane olmadığını, eczanelerin birer sağlık kuruluşu olduğunu, bu nedenle sorusuna verilecek yanıtın “ticaretin gerekleriyle” ilgili olamayacağını hatırlatırız.

Emre Aköz, eczanelerin Pazar günleri kapalı olmasının eczacı odaları öyle istediği için süren bir uygulama olduğunu yazdıktan sonra, kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları ve birlikleri hakkındaki bazı düşüncelerini de açıklamıştır. Aköz, kendi dünya görüşüne göre Türkiye’nin “ağır aksak da olsa serbest piyasa ekonomisine doğru ilerle”diğini, ancak meslek kuruluşlarının “Orta Çağ’da şekillenmiş bir lonca zihniyeti ile davranmaya devam etti”klerini ileri sürmektedir. Aköz meslek odalarını ve birliklerini “siyaset” yapmakla suçlamakta, bazı meslek odalarına üye olma zorunluluğunu eleştirmektedir. Aköz meslek kuruluşlarının “rekabete açılması”nı önermektedir.

Aköz’ün yazısında dile getirdiği düşünceler, AKP hükümetinin meslek odalarına yönelik düşmanca tutumunun devamıdır. Bu sözler bizlere geçen yıl Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın meslek örgütlerini kapatmanın bir-iki maddelik bir yasaya baktığı şeklindeki tehditvari sözlerini hatırlatmıştır.

Aköz’ün yazısı, bizlere seçimlerden sonra meslek örgütlerimize yönelecek yeni tehditlere karşı daha uyanık olmamız gerektiğini göstermiştir. Aköz’ün meslek kuruluşlarını “rekabete açmak”tan kastı, sarı sendikalar gibi hükümet yanlısı meslek kuruluşlarının kurulmasıdır.

Aköz’ün bugünkü yazısını AKP hükümetinin bu arzusunun bir ifadesi olarak okuduğumuzu ve mesleki haklarımız ile kamu yararını, yani yurttaşlarımızın sağlık hakkını birlikte savunan meslek odası çizgimizden ödün vermeyeceğimizi, mesleki örgütlülüğümüze yönelik tehditlere karşı duracağımızı bu vesileyle kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla."


www.sagliktagundem.com sitesinden 24.4.2024 07:30:59 tarihinde yazdırılmıştır.