“Siyanür zehirlenmesi tehdidi büyük”
ATO ve SES, Kütahya Eti Gümüş çalışanlarının vücutlarında ağır metal ve siyanür tespit edildiğini, tehdidin Kütahya halkı için de geçerli olduğunu öne sürdü.
29.7.2011 19:03:40

Ankara Tabip Odası (ATO) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yaptıkları ortak toplantıda, Kütahya Eti Maden işletmesinde çalışan işçilerden 65’inin işyerinde hastalanarak getirildikleri Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesinde tedavilerinin sürdüğünü açıkladılar. Açıklamada tedavi altındaki işçilerin tetkiklerinde “vücutlarında ağır metaller ve arsenik tespit edildiğini” belirterek, Kütahya’da zehirlenme endişesi taşıyan çok sayıda işçi bulunduğu ifade edildi.
Üretimden uzak bölümlerde çalışan işçilerde bile aynı sonuçlara rastlandığına işaret edilen açıklamada, “Bu durum arseniğin toz toprağın içinde olduğunu gösteriyor. Bu tehlikenin Kütahya genelinde olma ihtimali var” denildi.
Ortak açıklamada arseniğin yayılma yolları hakkında bilgi verildi ve bu yollarla çevre insanlarına da bulaşmış olmasının mümkün olduğuna dikkat çekildi.

TEHLİKENİN BOYUTU

ATO ve SES’in ortak açıklamasında 900 işçinin çalıştığı işyerinde sürekli bir işyeri hekiminin bulunmadığına da işaret edilerek şu değerlendirmeler yapıldı:
“Yapılan çalışmalara göre köylülerin kronik maruziyet içinde olduğu düşünülüyor. Kan kurşun düzeyleri bunu gösteriyor. Burada genel bir ortam maruziyeti olduğu anlaşılıyor. Maruziyet kökeninin de siyanür atık havuzu olduğu tahmin ediliyor.

Şimdi işçilerin vücudunda krom, nikel, çinko, bakır, bizmut, kalay, alüminyum, civa, arsenik, kurşun ve diğer metaller araştırılıyor. Bölgedeki insanlar toprakla karışmışlar. Suda, toprakta, bölgede ne varsa insanlarda da o var. Madende ne varsa insanda onu arıyoruz. İstanbul’da bir laboratuarda yapılan çalışmada işletmenin 100 işçisinin 98’de arsenik maruziyeti tespit edilmiş durumda.

1. Sadece 65 işçinin değil tüm işçilerin maruziyet açısından taranması gerekiyor.
2. Öncelikle işletmeye çok yakın olan Yukarı Köprüören, Gümüşköy ve Dulkadir köylerindeki vatandaşlarımızın hem tetkiklerinin yapılması hem de klinik olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
3. Bölgedeki riskin tam olarak ortaya çıkarılması gerekiyor.
4. Çevre Bakanlığı’nın suların, akarsuların analizini yapması gerekiyor. Çevre Bakanlığı’nın hızla bölgeye müdahale etmesini bekliyoruz. Bu vesileyle “çevre etki analizleri” diye bilinen prosedürlerin ne kadar doğru hazırlandığının da gözden geçirilmesi gerekiyor.
5. Çalışma Bakanlığı’nın işletmeyi işçi sağlığı iş güvenliği konusunda denetlemesi gerekiyor. İşletmenin derhal bir işyeri hekimi istihdam etmesi sağlanmalıdır.
6. Bölgedeki çocuklar özel olarak ele alınmalı ve hızlıca taranmalıdır.
7. Atık havuzlarına su basılıp basılmadığının kontrol edilmesi gerekiyor. Havuzun kurumaması lazım. Buharlaşmayla beraber siyanür zehirlenmesi, sürekli yayılıyor. Havuzun kuruduğu yerlerden bu buharlaşma daha çok oluyor.
8. Eldeki tüm bilgilerin kurumlarla ve kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılması gerekiyor.
9. Ankara’da TTB’nin de içinde olduğu Kütahya’daki sağlık ve çevre sorununu izleyen platform ile ilgili Bakanlıkların birlikte hareket etmesi beklenen ve gereken tutumdur.

Bu ciddi sağlık tehdidi karşısında durumumuzu gözden geçirmek zorundayız. Açık ki sözü edilen tehdit tüm Kütahya halkı için geçerli olabilir. Eğer böyle bir durum varsa, Sağlık Bakanlığımızın bu tehdide cevap verecek tesis ve ekip bakımından yeterli hazırlığı yoktur. Türkiye’de ciddi bir hata yaparak meslek hastalıkları hastanelerini zayıflatıyoruz. Oysa tersine daha da kuvvetlendirmemiz gerekiyor.

İşçi sağlığı alanında hepimizin bildiği gibi sorunlarımız artarken alanı taşeronlara emanet etmeye kalkıyoruz. Bu hatalardan hızlıca dönerek, insanı gözeten, insan sağlığından, halk sağlığından yana olan tedbirleri almamız gerekiyor.

Kütahya halkını bu maruziyetlerden korumak, 900 işçiyi ve bu metallere maruz kalan tüm vatandaşlarımızı uzun dönemde kanserden korumak devletin görevi olarak ortada durmaktadır.”


www.sagliktagundem.com sitesinden 3.5.2024 09:21:35 tarihinde yazdırılmıştır.