SG -Türkiye'de organ nakli yapan merkez ve uzman sayısı artsa da yeterli organ bağışı yapılmadığı için giderek uzayan hasta bekleme listelerine çözüm üretilemiyor. Türkiye'de organ bağışlarının yüzde 75'ini canlıdan yapılan nakiller, yüzde 25'ini ise kadavradan alınan nakiller oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu oranlar tam aksi olarak gerçekleşiyor.

Merkezi Tokyo’da bulunan Astellas Pharma ilaç firmasının Türkiye şubesince düzenlenen “Transplantasyonun Yarınını Değiştirenler 2010 Toplantısı”nda çeşitli ülkelere mensup organ nakli uzmanları buluştu.İstanbul Conrad Otel'deki toplantıda uzmanlar transplantasyon alanındaki gelişmelerle ilgili verileri meslektaşlarıyla paylaştılar.

Toplantıda Astellas Türkiye Genel Müdürü Dr. Ugo Bello, kurumunun Türkiye’ deki varlığını ve sosyal sorumluluk projeleri ile birlikte hedeflerini açıkladı. Astellas Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Wim Kockelkoren, Astellas’ ın tüm dünyada transplantasyona bakışı, inovatif ilaç ve Araştırma-Geliştirme Desteği yaklaşımlarını anlattı.

Fransa Necker Hastanesi Transplantasyon Kliniği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Henri Kreis – Tedavi yöntemi olarak transplantasyonun dünyada geldiği noktayı, bağışıklığı baskılayan ilaçlar ile yapılan tedavinin pozitif ve gelişmesi gereken yönlerine ilişkin görüşlerini paylaştı.

Ege Üniversitesi Organ Nakil Koordinatörü Opr. Dr. Ata Bozoklar ülkemizde transplantasyonun koordinasyonu ile ilgili olarak alınan mesafeyi, koordinasyondaki yenilikleri ve gelecek stratejilerini ortaya koydu. Bozoklar, transplantasyon konusunda sürdürülen çalışmalar hakkında kapsamlı bilgiler sundu.

TÜRKİYE’DE ORGAN NAKLİ
Çeşitli sunumların gerçekleştiği toplantıda organ naklinin Türkiye sürecini karaciğer nakillerindeki başarılarıyla dünyaca ünlenen cerrahımız Prof. Dr. Münci Kalayoğlu yaptı. Halen Memorial Hastanesi'nde Organ Nakli, Genel Cerrahi ve Çocuk Cerrahisi Bölüm Başkanı olanKalayoğlu, ilk organ naklinin Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından 1975 yılında ilk karaciğer naklinin ise yine Haberal tarafından 1988 yılında gerçekleştirildiğini söyledi. Türkiye’de organ nakliyle ilgili ilk yasal düzenlemenin 3 Haziran 1979 tarihini taşıdığını belirten Kalayoğlu, şu bilgileri verdi:
“Aradan geçen bunca zaman zarfında Türkiye’deki hekimler büyük mesafeler katettiler. En son verilere göre 2009 yılında 700’ün üzerinde karaciğer, 2000’e yakın böbrek, 54 kalp nakli yapılmıştır. Ülkemizde 21 merkezde karaciğer, 46 merkezde böbrek nakli yapılmaktadır. Bu tablodan son derece memnunuz ve Türk doktorlarının bu başarısını tüm dünya da hayranlıkla izlemektedir. Fakat elbette bunu yeterli bulmuyoruz. Türkiye’de organ nakline duyulan ihtiyaç çok büyüktür. Özellikle organ bağışı konusunda Avrupa’nın en geri ülkelerinden birisiyiz. Bu tablo insanımızın ihtiyaç duyduğu tedavi şansına ulaşamadığını göstermektedir. Bu konuda gelişme göstermemiz gerekmektedir.
Devletimizin organ nakli konusundaki hassasiyetine ve bu konuda artarak sürdürdüğü desteğe canı gönülden katılıyoruz. Fakat bunu da yeterli bulmuyoruz. Organ nakli bekleme listeleri uzamakta ve mevcut nakil ameliyatları sayısı bunu karşılıyamamaktadır. Bu konuda çalışanların gerekli desteği almalarını ve ülke olarak büyük bir eğitim seferberliği başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Elbette Organ Nakli konusunda İlaç Firmalarından gelen her türlü desteği, özellikle eğitim konusundaki desteği şükranla karşılıyoruz.. Beraber çalıştığımız sürece her türlü güçlüğün aşılacağına ve organ naklinin ülkemizden olması gereken yere geleceğine inanıyorum."

ORGAN NAKLİNDE KULLANDIĞIMIZ İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ TAM OLARAK ÖNLENEMİYOR
Prof. Dr. Henri Kreis (Paris Necker Hastanesi, Organ Nakli Bölüm Başkanı) toplantıda yaptığı konuşmasında organ naklinin Fransa ve Amerika’da 60 yıl önce başladığını açıkladı.
Prof. Kreis, organ nakli açısından bugün gelinen noktayı anlattığı konuşmasında özetle şu bilgileri verdi:
1) Tıbbın bu yeni alanı olan Replasman Tedavisinde bilgimizi çok geliştirdik. Bununla beraber:
2) Halen yabancı organı tehlikeli araçlar olan bağışıklığı baskılayan ajanları kullanmadan nakledemiyoruz. Bağışıklığı baskılayan ajanlar infeksiyonlar, kanserler ve kardiyovasküler hastalıkların yüksek oranda görülmelerinden sorumludurlar.
3) Nakil halen çok iyi sonuçları elde edebilmek amacıyla oldukça pahalı bir ortamda yapılabilmektedir.
4) Elimizde hala yeterli nakledilebilir organ bulunmamaktadır ve bu nedenle de nakil için kabul edilebilen organ ölçütlerini genişletmek ve yaşayan sağlıklı kişilerden organ bağışını artırmanın yollarını arama zorunluluğumuz vardır.
5) Bununla birlikte, ve kullanmakta olduğumuz tehlikeli araçlar ile ilişkili olarak, bugünkü nakil bir kısım hastanın hayatını kurtarmaktadır, ve diğer hastalar için ise kullanılan diğer tedavi yöntemlerine kıyasla daha kaliteli ve muhtemelen de daha uzun bir hayat sağlayabilmektedir.
Bütün bu nedenler gözönüne alındığında, şunları yapmamız gerekmektedir:
1) Güvenlilik ve tıbbi girişimlerin kalitesi konusunda gelişmeler sağlayarak ve mümkünse maliyeti düşürerek organ nakline devam etmek,
2) Gerekli organların kalitesini ve sayısını artırmak için en iyi ve en etik yolları tartışmak
3) Red mekanizması ve özellikle de nakledilen organa bağımlı olmayan nedenlerle organ kaybı konusunda bilgimizi atrırmak için araştırma yapmaya devam etmek
4) Tolerans indüksiyonu (vücudun yeni organa alıştırılması) konularında çalışmaya devam etmek.
5) Ve gelecekte özellikle kök hücrelerin kullanıldığı ve sonuç olarak da organogenez (organ oluşturma) konularında araştırmalar planlamak.

TRANSPLANTASYON (Organ Nakli)

Böbrek Transplantasyonları

• Böbrekler sırtın orta kısmının yakınında bulunmaktadır ve görevleri atık ürünleri vücuttan süzmek ve elimine etmek ve kemikleri kuvvetli ve kanı sağlıklı tutan kimyasalları (hormonları) üretmektir. Doktorlar dünyanın her yerinde yılda binlerce böbrek nakli gerçekleştirmektedir.
• Yetişkinler ve çocuklar çoğu kez böbrek nakline yol açan farklı hastalıklara sahip olabilir. Çocuklar daha fazla kalıtsal (konjenital) veya doğumda mevcut olan metabolik hastalığa ve anormal şekilde gelişmiş idrar sistemine sahip olma eğilimindedir. Yetişkinlerde böbrek yetmezliğinin en yaygın nedenleri diyabetin (yüksek kan şekeri) ve hipertansiyonun (yüksek kan basıncı) uzun süreli komplikasyonlarıdır.


Karaciğer Nakilleri
• Son on yılda tıptaki gelişmeler karaciğer naklinin binlerce alıcı için başarılı olmasına yardımcı oldu.


• Karaciğer nakline yol açan karaciğer hastalığının en yaygın nedenleri siroz ve hepatittir — her ikisi de çeşitli formlarda oluşur ve kronik rahatsızlıklardır. Karaciğer hastalığının daha az yaygın olan diğer nedenleri şunlardır: Alagille sendromu, alfa1-antitripsin eksikliği, otoimmun hepatit, biliyer atrezi, Budd-Chiari sendromu, karaciğer kanseri, fulminan karaciğer yetmezliği, hemokromatoz, primer skleroze kolanjit ve Wilson hastalığı.
• İlaçlar, cerrahi veya diğer tedaviler artık karaciğerin normal fonksiyonlarını eski haline getiremediğinde karaciğer nakli gereklidir.

ASTELLAS HAKKINDA
“Transplantasyonun Yarınını Değiştirenler 2010 Toplantısı”nı düzenleyen Astellas Pharma Türkiye İlaç Ticaret ve Sanayi A.Ş., merkezi Tokyo' da bulunan Astellas Pharma Inc'nin Avrupa bölgesine bağlı şubesi. Astellas Avrupa'da Immünoloji, Üroloji, Dermatoloji ve Kanser alanlarında ürünler sunuyor.