Dünyada en fazla ölüme neden olan kalp damar hastalıkları Uluslararası Katılımlı, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği 13. Kongresi'nde ele alındı. Kongrede Türkiye'de hızla gelişen kalp damar cerrahisi uygulamalarının 260 merkezde bin 350 hekim tarafından uygulanır hale geldiği vurgulandı. Kongrede 42 Sağlık Bakanlığı, 52 üniversite ve 164 özel hastane merkezinde olmak üzere yıllık ameliyat sayısının 75 bine ulaştığına işaret edildi. Kongrede yılda 4-5 kez değişen SGK uygulamaları nedeniyle kalp cerrahisinde kullanılan suni damar ve greftler başta olmak üzere birçok malzemenin temininde sorun yaşandığı açıklandı.

Almanya ve İngiltere’de 1,5 milyon nüfusa 1 merkez düşerken, Türkiye'de  250-300 bin kişiye 1 merkez düştüğü bu rakamların olumlu bir seyir izlendiğinin sonucu olduğu hatırlatıldı.Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Gürbüz kongrenin basın toplantısında tüm kalp ameliyatlarının ancak yüzde 10'unun minimal invazif yöntemlerle yapıldığını belirterek şöyle konuştu:

"Kalp ve Damar cerrahisindeki son gelişmelerden birisi de hybrid ameliyathaneler dediğimiz hem görüntüleme sistemlerinin hemde cerrahi işlemlerin birarada yapılabildiği operasyon odalarıdır. Böylece cerrahlar bu görüntüleme sistemlerini kullanarak yani anjiyo cihazlarını kullanarak eskiden tamamen sadece kardiyologların ya da radyologların yaptıkları işlemleri de yasal olarak yapar hale geldiler. Bu da kasıktan bir tel vasıtasıyla girerek anjiyo yardımıyla tıkalı damarın görüntülenmesi ve damarın stent veya balon yoluyla açılması, ve gerekirse aynı seansta başka ameliyatların yapılması, yine kasıktan girerek hastanın kalp kapağının değiştirilmesi ve balonlama ve anevrizma dediğimiz hastalıkların stent yoluyla tedavi edilmesi tamamen meslektaşlarımız tarafından yapılmaktadır. Şu anda Türkiye’nin birçok kalp ve damar cerrahisi merkezinde arkadaşlarımız tarafından uygulanmaktadır. Burada söylemek istediğim durum Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi o kadar iç içe geçmiş branşlar ki aralarında hiçbir keskin ayrılık kalmadı. Bundan dolayı bizler kendimizi hemen hemen aynı işi yapan iki ekip olarak görmekteyiz. "

KALP CERRAHİSİ MALZEMESİNİN ÖDEME ŞARTLARI YILDA 4-5 KERE DEĞİŞİYOR
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Anıl Apaydın ise aort anevrizmaları konusunda bilgi verdi:
"Aort, vücudumuzun en büyük damarı,çok hayati bir damar. Genişleyebiliyor, balonlaşabiliyor, patlıyor ve çok acil bir durum oluşturuyor.  Geleneksel yöntem, kesi ile ya da kapalı yöntemye tedavi mümkün. Kesisiz yöntemde, damardan üzerine greft giydirilmiş bir stent ile bu anevrizmaları tamir etmek mümkün. Bu girişimlerin ya da ameliyatların belli merkezlerde yapılması lazım. Fransa’ daki cerrah sayısı kadar bizde merkez var. Daha çok merkez açmak yerine belli merkezleri güçlendirmek, kaynakları israf etmemek, popülist davranmamak lazım. Her yere hastane yapmanın mantığı yok. Bu büyük merkezlerden kaynak çalmak, kaynakları boşa harcamak demek. Yüksek teknoloji ürünü maddeler kullanılıyor bunlar greftler, suni damarlar. Bunlar maalesef pahalı ve bunları yurtdışından tedarik ediyoruz ve yıl içerisinde bu ürünlerin ödeme şartları 4-5 kere değişiyor. Bildiğiniz gibi SGK birden yeni bir tebliğ ile değişik bir fiyat politikasıyla geliyor ve hastalara bu greftler takılamıyor. Bunlar çok tehlikeli hastalıklar ve zamanında tedavi edilmesi lazım ancak tedarikçi veremiyor, hastane baş hekimleri sıkıntıya giriyor ve en başta hastalar zor durumda kalıyor. Dolayısıyla daha tutarlı bir politikayla yaklaşmak lazım. SGK bunun altından kalkamıyorsa başka alternatif politikalar üretilmesi lazım. Kamu ihale yasasıyla en ucuz ürünü almak zorundasınız. Hastaya farklı seçenekler sunulabilmeli. Vücuduna farklı ürün takılsın isteyen hastalar var. Mevcut durumda kamuda ve üniversite hastanelerinde bu mümkün değil. Bu konularda biraz esnek olunabilir. Üniversite hastaneleri vs geçen başhekimler bir bildiri yayınladı. Bu değişen politakalardan dolayı zarar ediyorlar. Zor hizmet verir hale geldiler. Bu politaların gözden geçirilmesinde fayda var diye düşünüyorum.

KALP YETMEZLİĞİNDEN ÖLÜMLER ARTIYOR
Prof. Dr. A. Rüçhan Akar ise  kalp yetmezliğinden ölümlerin artışına işaret etti; Prof. Dr. Rüçhan Akar, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Koroner arter hastalığından ölüm azalırken kalp yetmezliği Dünya ve Türkiye’de ölümler artmakta. Türkiye’de Türk Kardiyoloji Derneğinin yaptığı bir çalışma var. Kalp yetmezliğinin sıklığı popülasyonda yüzde 2.4. Yani aslında kalp yetmezliği çok ciddi bir salgın ve kalp yetmezliğinin en ileri, son aşamasında bizim, kalp damar cerrahlarının çok önemli görevi var. Standart tedavi ve kalp nakli, fakat kalp nakli, donör sayıları özellikle Avrupa ile karşılaştırıldığında Türkiye’de çok kısıtlı. Ortalama kalp nakli sayısı yılda 60 ile 80 arasında bu rahatlıkla 150- 200’leri bulabilir. Eğer toplum sizin de yardımınızla yeterince bilgilendirilebilirse. Bunun da ötesinde teknoloji bütün dünyada çok ilerledi. Türkiye, yapay kalp uygulamalarında ABD ve Almanya’dan sonra bu destek sistemlerinde son 2 yılda hem sayı hem kalite itibari ile 3. sıraya yükseldi. Bunlar uzun dönem cihazlar. Ameliyatla kalbe yerleştiriliyorlar ve uzun bir süre kalbin görevini gerçekleştirilebiliyor. Bu cihazları bazen ölüme kadar diye koyuyoruz. Bazen kalbin iyileşmesini bekliyoruz ve iyileşince çıkartıyoruz. Örneğin gebelerde gördüğümüz veya viral bir enfeksiyon sonrası gördüğümüz kalp iltihabından sonra bu cihazlarla destek verip iyileşmeye kadar bekleyip sonra çıkartıyoruz. Bazen de kalp nakline köprüleyebilmek yani kalp nakline kadar yaşatabilmek için yapıyoruz. Bu cihazlar olmasa hastalar 1 yıl içinde yüzde 50 ihtimalle hayatlarını kaybediliyor."

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği tarafından 30 Ekim-2 Kasım 2014 tarihleri arasında Titanic Deluxe Otel Belek, Antalya’da gerçekleştirildi. Kongre bu yıl 2145 doktor, hemşire ve perfüzyonist katılımı ile düzenlendi.  Avrupa Kalp Damar Derneği, Dünya Kalp ve Akciğer Nakli Derneği,  Uluslararası Minimal İnvaziv Cerrahi Derneği ile ortak oturumlar yapıldı. 28 ayrı başlıkta 121 farklı kurs seansı, 60 ayrı panel ve 2 adet uydu sempozyum yoğun bilimsel programda yer aldı. Türkiye’den 427 ve yurtdışından 52 konuşmacı ve oturum başkanı görev yaptı.