Sağlığınızı bozan ne varsa yazabilirsiniz...
GÖRÜŞLER için İletişim formunu doldurunuz.

25 Nisan 2024 Perşembe
08:26
HAVA
DURUMU

 

  
AIDS hastaları hala damgalanıyor
HIV Enfeksiyon Derneği AIDS'in artık tedavi edilebilir kronik hastalık olduğunu açıkladı. Ancak hastalara yönelik damgalama ve ayrımcılığın da Türkiye ve Dünyada etkili olduğu vurgulandı.
2.12.2016

Dünyada 78 milyon kişinin hastalanmasına, 38 milyon insanın da ölmesine neden olan AIDS artık kronik ve tedavi edilebilir bir hastalık olarak tanımlanıyor. Yılda 2 milyon insana virüs bulaşırken, 1 milyon kişi de bu nedenle yaşamını yitiriyor.

1 Aralık Dünya AIDS günü nedeni ile HIV Enfeksiyon Derneği tarafından düzenlenen basın toplantısında HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, AIDS’in dünü bugünü ve yarınını anlatırken Türkiye’de ki durumu şöyle özetledi:

“Ülkemizde ilk vaka bildiriminin yapıldığı 1985 yılından beri yaklaşık 13.000 kişi hastalığa yakalanmıştır. Gerçek rakam bu sayının çok üstündedir. Ülkemiz yeni tanı sayısının giderek arttığı ülkelerden biridir. Son yıllarda her yıl ortalama 1000-2000 kişiye tanı koyulmaktadır. HIV/AIDS artık tedavi edilebilir bir hastalık yani “Kronik bir hastalıktır”. Gelişen tedaviler ile hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkmıştır.
HIV tanısı için herhangi bir laboratuvarda test yaptırmanız gerekmektedir. Virüse karşı gelişen antikorları gösteren anti-HIV testinin pozitif bulunması ile tanı koyulmaktadır. Basit, ucuz ve birçok laboratuarda yapılan bir testdir. Bulaşma sonrası yaklaşık ilk 10 gün içinde (7-15 gün) pozitif hale gelmektedir. Tekrarında da pozitif bulunursa doğrulama testi yapılarak kesin tanı koyulur.'

HIV NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
Prof. Dr. Fehmi Tabak ilaç tedavisi ile hastalığın kronik bir sağlık sorunu haline getirilebildiğini belirterek "Yaklaşık 20 yıl önce başlayan 2-3 ilacın birlikte kullanıldığı tedaviler ile hastalık kontrol altına alınmaya başlamıştır.  Bu gelişmelerin sonucunda artık hastalarımızı yan etkileri olmayan, günde 1 veya 2 tablet kullanarak tedavi etmekteyiz. Bu tedaviler ile hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkmıştır. Bir şeker hastası veya bir kalp hastasının bir avuç ilaç aldığı günümüzde HIV tedavisindeki bu gelişmeler çok sevindiricidir. Burada akıldan çıkarılmaması gereken nokta HIV bulaşması için riskli davranışlarda bulunan kişilerin erken dönemde test yaptırarak, hastalık fazla ilerlemeden tedaviye başlayabilmesi çok önemlidir" diye konuştu.

"Tedavide tüm dünyada hedef 90-90-90’dır.Yani hastaların en az %90’ına tanı koyulsun, tanı koyulanların en az %90’ı tedaviye başlamış olsun ve tedavi alanların en az %90’ının kanında virus saptanamaz düzeylerde bulunsun" diyen Prof. Dr. Fehbi Tabak, " Ülkemizde tanı koyulan hastaların tedavi erişmesi açısından bir sorun bulunmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda hastalığın tüm paydaşları (hastalar, hekimler, Sağlık Bakanlığı) bu hedefi gerçekleştirmeye çalışacaklardır" diye sözlerini tamamladı.
 
Basın toplantısında söz alan HIVEND İkinci Başkanı Doç. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu hastalığın bulaşma yolları ve hastaların yaşadığı zorluklara dikkat çekti:
'Kan (adet kanı dahil) ve kan ürünleri, semen ve seminal sıvı, vajinal salgılar, anne sütü, aynı enjektörün paylaşılması (özellikle damar içi madde kullananlarda), dövme ve piercing, kaza ile enjektör iğnesinin ele batması (HIV pozitif kişinin), kan nakli, anneden bebeğe (doğum öncesi, doğum sırasında, doğum sonrası) ve organ nakli (organ verici HIV pozitifise) sıklıkla karşılaşılan bulaşma yollarıdır.  Özellikle cinsel yolla bulaşmaktadır. Vajinal seks, kadınlarla veya erkeklerle yapılan anal seks ve oral seks ana bulaşma yollarıdır. Bu açıdan bakıldığında HIV bulaştırma riski büyük oranda prezervatif kullanarak azaldığı akıldan çıkarılmamalıdır.
Tükürük, gözyaşı, ter, dışkı veya idrar, sarılma, öpüşme, masaj, el sıkışmak, böcek-sivrisinek ısırıkları, HIV pozitif olan biriyle aynı evde yaşamak ve HIV pozitif olan biriyle aynı duş veya tuvaleti paylaşmakla hastalık bulaşmaz. Bunun dışında şu an için hayat boyu ilaç kullanma gereksinimi önemli bir sorundur. Hastalarımız “Bu ilaçlar beni yakın gelecekte hastalığımı tedavi edecek ilaçlara eriştirecek köprüdür” cümlesini hiç akıllarından çıkartmamalıdır. Eski tedavilere oranla çok az olmasına karşın yine hasta bazında ufak tefek yan etkiler görülebilmektedir. Ayrıca hastalarımızın tanılarını başkaları ile paylaştıklarındaki damgalanma ve ayrımcılık halen biz de ve tüm dünyada önemli bir sorun olarak devam etmektedir.'

Bu haber 2851 kere okundu.
    
Bu Habere Oy Ver :
Diğer Haberler
  • Pfizer Türkiye’nin Hukuk Direktörü - 13.7.2023 22:41:39
  • "Devletin memuru yoksul olamaz" - 9.7.2023 15:14:07
  • Alzheimer nedir? Kimlerde görülür? - 10.9.2022 00:17:02
  • Kalp krizinde 112'yi arama süresi uzadı - 30.9.2021 12:20:33
  • Kronik migrenle mücadele kampanyası başlatıldı - 28.6.2021 12:26:28
  • Korona virüs göz sağlığını da vurdu - 2.2.2021 11:44:17
  • Sağlık habercilerinden aşı haberi uyarısı - 27.1.2021 13:33:09
  • Yakın temaslılarda karantina süresi değişti - 9.12.2020 09:51:52
  • Korona virüs saç da döküyor - 9.12.2020 09:36:01
  • Yaşlanma karşıtı dermokozmetikler cilt kalitesini iyileştiriyor - 7.12.2020 15:38:41
  • Ana Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Anket | Künye | RSS | Reklam

    Copyright © 2009 Sağlıkta Gündem