Sağlığınızı bozan ne varsa yazabilirsiniz... |
Her 100 fibromiyalji hastasının yalnızca 2'sine doğru tanı konuyor. Toplumda binde 5 ile yüzde 5 oranında görülen fibromiyalji daha çok kadınları etkiliyor. Kadınlarda hastalık görülme sıklığı 3 kat daha yüksek. Hastalığın tedavisinde egzersiz, meditasyon, yoga, bilişsel davranışsal terapiler, uykunun düzenlenmesi gibi yaklaşımlar hakim. Hastalar ayrıca basit ağrı kescilerden nöbet önleyici ilaçlardan ve antidepresanlardan da yarar görebiliyor.
Hastalığın beyindeki ağrı yolundaki bir sapmadan kaynaklandığı belirtiliyor. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Evcik fibromiyaljiye yol açan mekanizmayı şöyle açıklıyor:
"Bir yerimiz ağrıdığında ağrıyan yerden başlayan ağrı bilgisi omuriliğe oradan da beyne gönderiliyor. Beyinde gelen bilginin miktarına göre genetik olarak planlamış bir miktar serotonin ve noradrenalin salgılanıyor. Bu maddeler gelen ağrı bilgisinin bir kısmını siliyor, kalan ağrı bilgisi beyin tarafından algılanıyor. Ancak fibromiyaljisi olan insalarda gelen bilginin az kısmı siliniyor, herkes kadar bilgi beyine ulaşsa da bir kısmı silinmediği için daha yüksek şiddette ağrı varmış gibi algılanıyor."
Kronik bir ağrı sendromu olarak kabul edilen bu sorunda hastalar ortopediden, nörolojiye, kadın doğumdan, ürolojiye kadar doktor doktor dolaşıyor. Tanı konulamayınca da hastalar psikiyatriye yönlendiriliyor.Fibromiyalji Sendromu (FMS) yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromu. Oluşturduğu şiddetli ağrı ve yorgunluk nedeni ile hayatı büyük ölçüde olumsuz olarak etkilerken, uyku bozukluğu, baş ağrısı, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal bozuklukları da beraberinde getiriyor.
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği(FTR) Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Evcik 12 Mayıs Fibromiyalji Günü nedeniyle FTR Derneğinin düzenlediği basın toplantısında hastaların çaresiz olmadığını, devamlı ağrı ile yaşamak zorunda olmadıklarını, aktif bir hayat sürdürebileceklerini söyledi.
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Ayşegül Ketenci FMS’nin tedavisi ile ilgili
“Tedaviyi; ilaç dışı tedaviler ve ilaç tedavileri olarak ikiye ayırmak mümkündür. İlaç dışı tedavilerin başında eğitim ve egzersiz gelmektedir. Hastaların hastalıklarını bilmeleri, ailelerin bu hastalığı öğrenmeleri tedavinin ilk adımıdır. Eğitimden sonra en önemli basamak egzersiz yapmaktır. Uzun süre ağrı çeken ve hareketi azalan kişilerin, egzersize ilk başladıklarında ağrılarının biraz artması normaldir. Bu nedenle egzersizlere önce küçük ama düzenli yürüyüşlerle veya yüzme ile başlamak önerilir. Haftada 2-3 gün egzersiz yapmak yeterlidir. Tedavinin bir diğer basamağı ilaç tedavileridir. Klasik ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve romatizma ilaçları olarak tanımlanan, nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçların bu hastalığın tedavisinde kanıtlanmış bir yeri yoktur. Tedavide ilaç olarak; nöbet önleyici ilaçlar olarak bilinen antiepileptik ilaçlar ve depresyonu tedavi eden antidepresan ilaçların yeri vardır. Bu ilaçlar hastanın ağrısını kontrol ederek aktivitelerinin artmasına yardımcı olurlar.
FTR Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Evcik Fibromiyalji Sendromu (FMS) ile ilgili şu
açıklamalarda bulundu:
“Fibromiyalji Sendromu (FMS), kronik, yaygın kas iskelet sistemi ağrısı
yakınmalarına yol açan, yorgunluk, uyku bozukluğu, bilişsel fonksiyonlarda değişim, depresyon ve
anksiyete, gibi birçok farklı bulguların eşlik ettiği kronik ağrı sendromudur. FMS romatizmal hastalıklar içerisinde en sık karşılaşılan ikinci hastalıktır ve hastaların yaşam kalitesini olumsuz
yönde etkilemektedir. Bu hastaların ana yakınmaları ağrı ve yorgunluktur. Bu yakınmalara dinlendirici olmayan uyku, bilişsel dalgalanmalar, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik yakınmalar, kollarda bacaklarda karıncalanmalar, uyuşukluk, yanma hissi, migren ve gerilim tipi baş ağrısı, ağrılı adet görme, bağırsak fonksiyonlarında değişim, çarpıntı, idrar yaparken yanma ve huzursuz bacak sendromu gibi birçok farklı yakınmalar da eşlik edebilmektedir. FMS tanısı koymak ancak konusunda uzman bir hekim ile gerçekleşir. Bu hastalık tanısı için hiç bir özel tanı testi yoktur. Tanı klinik muayene ve hastanın yakınmalarının değerlendirilmesi ile konulur. Tanı için 1990 yılından beri kullanılan kriterler 2010 yılında değiştirilmiş, 2013 yılında da yenilenmiştir. Buna göre yakınmaların en az üç aydır devam etmesi, hastanın ağrı hissettiği bölgelerin sayısı ve semptomların şiddetinin ölçüldüğü anket değerlendirilmektedir (ağrı yerleşim skoru 17 veya daha yüksek, semptom etki anketi toplam puanı ise 21 veya daha yu¨ksek olmalı). Ayrıca eşlik eden başka ağrılı rahatsızlıkların varlığı bu hastalığın varlığını dışlatmamaktadır"
Copyright © 2009 Sağlıkta Gündem